Hayvancılık

twitterfacebookgoogle pluslinkedinrss feedemail

Sayfalar

6 Ocak 2015 Salı

Su ürünleri gen bankası kuruluyor.

Su ürünleri gen bankası kuruluyor Su ürünleri gen bankası kuruluyor Balık türlerinin sayısı tüm dünyada 23 bin civarında. Türkiye’de ise Karadeniz’de 247, Marmara Denizi’nde 200, Ege Denizi’nde 300 ve Akdeniz’de...

Su ürünleri gen bankası kuruluyor Su ürünleri gen bankası kuruluyor Balık türlerinin sayısı tüm dünyada 23 bin civarında. Türkiye’de ise Karadeniz’de 247, Marmara Denizi’nde 200, Ege Denizi’nde 300 ve Akdeniz’de 500 civarında balık türüne rastlanmakta, bunların 100 tanesi ekonomik değere sahiptir. 50’sinin nesli ise tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İlhan Aydın, genetik kaynakların gelecekte çok önemli sosyal ve ekonomik fonksiyonlara sahip olabilecekleri için geleceğin sigortaları olarak değerlendirildiğini söyledi. Bu kapsamda su ürünleri konusunda tescil ve koruma çalışmalarının da yürütülebileceği son derece modern ve uluslararası seviyede bir merkez olarak görev yapacak olan “Türkiye Su Ürünleri Gen Bankası ve Biyoteknoloji Merkezi”nin enstitü bünyesinde kurulacağını söyledi. Bu merkezde; öncelikli olarak tehdit altındaki türlerin canlı muhafazası ile yetiştiricilik çalışmaları yürütüleceğini söyledi. Aydın, dünya Türkiye su ürünleri tablosunu Dünya Gıda Dergisine değerlendirdi.
 
Özlem AS Türkiye ve dünyadaki su ürünleri potansiyeli nedir? Ne kadarını biliyoruz? Balık türlerinin sayısı tüm dünyada 23 bin civarında olup, Türkiye kıyılarında bulunan balık türlerinin 50 kadarı bugün için ekonomik olarak kullanılabilmektedir. Türkiye, gerek deniz ve gerekse de kara içi sularda zengin bir faunaya sahiptir. Dünya su ürünlerinin yüzde 6’sını üreten ülkemiz, bunun yüzde 86.4’ünü denizlerden, yüzde 13.6’sını ise iç sulardan sağlamıştır. Karadeniz’de 247, Marmara Denizi’nde 200, Ege Denizi’nde 300 ve Akdeniz’de 500 civarında balık türüne rastlanmakta olup, bunların 100 tanesi ekonomik değere sahiptir fakat bunların 50’sinin nesli, tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ülkemizde balık türleri topluluklarında yapı farklılığını belirlemede temel oluşturacak bilgi çok azdır. Türlere ilişkin yapılmış çalışmalar; süreklilikten uzak, eksik, çoğu zaman metrik ve dış görünüş özelliklere dayanılarak gerçekleştirilmiştir. Ülkemizdeki türlerin genetik yapı farklılıklarının bilinmesi bir yana; sınıflandırmaya temel oluşturacak güncel veriler mevcut değildir. Son yıllarda hızlanan birtakım olumsuz nedenlerle ülkemizde balık türlerinin birçoğunun yok olma tehlikesinde bulunduğu gözlenmesine karşın, bunu ayrıntıları ile ortaya döken bilimsel veriler oluşturulamamıştır. Ülkemizde yapılan az sayıdaki çalışmalara dayanarak; Türkiye’deki türlerin yüzde 30’unun günümüzde yok olma tehlikesinde bulunduğu ancak tahmin edilebiliyor. Su ürünlerinde yerli gen kaynakları açısından ne durumdayız?
 
Türkiye jeopolitik açıdan olduğu kadar biyocoğrafik açıdan da önemli bir konumda bulunmaktadır. Avrupa- Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz olmak üzere 3 farklı biyo-coğrafik bölgeyi içeriyor. Bu bölgeler arasındaki geçiş zonları ile beraber çeşitli ekosistemleri barındırmaktadır. Dünya üzerindeki önemli 3 gen merkezinin temsil edildiği Anadolu yaklaşık 3000 tanesi ülkeye özgü endemik türlerden oluşan 11 bin bitki türüne, 152 memeli, 459 kuş, 354 balık ve 106 sürüngen denizlerimizde ise 450 civarında bildirilmiş kıkırdaklı ve kemikli balık türünden oluşan 80 binin üzerinde çok zengin bir fauna türüne ve floraya sahiptir. Avrupa, Asya ve Afrika arasından milyonlarca göçmen kuşun kullandığı 3 ana göç yolundan 2’si Türkiye’den geçmektedir. Biyolojik çeşitlilik, ekosistem çeşitliliği, tür çeşitliliği, gen çeşitliliği ve kültürel çeşitlilik olarak sınıflandırılmaktadır. Genetik kaynaklar gelecekte çok önemli sosyal ve ekonomik fonksiyonlara sahip olabilecekleri için geleceğin sigortaları olarak değerlendirilmektedir. Kaynakları korunmasına yönelik netleşmiş bir proje var mı? Su ürünleri konusunda tescil ve koruma çalışmalarının da yürütülebileceği son derece modern ve uluslararası seviyede bir merkez olarak görev yapacak olan “Türkiye Su Ürünleri Gen Bankası ve Biyoteknoloji Merkezi” Trabzon Su ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde kurulacaktır. Bu merkezde; öncelikli olarak tehdit altındaki türlerin canlı muhafazası ile yetiştiricilik çalışmaları yürütülecek, bu şekilde nesli azalan türlerin korunması ve doğanın desteklenmesi sağlanmış olacaktır. Gerek ülkesel gerekse bölgesel çalışmalarda sektörel ihtiyaca cevap verecek genetik kaynaklarını ileri teknolojiler kullanarak toplama, tanımlama, katologlama ve dökümantasyonunun sağlanması ile ex-sitü koruma yapılmasına elverişli bir merkez kurularak farklı çalışmalara imkan sağlayacak şekilde doku ve DNA muhafaza edilecektir.
 
Oluşturulan sperm bankası ile yetiştiricilikte özel sektör kullanımı, türlerin ıslahı ve balıklandırma gibi çalışmalar planlanıyor. Su ürünleri yetiştiriciliğinde ne durumdayız? Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliği yeni sayılabilecek bir sektördür. Türkiye’de yetiştiriciliği en fazla yapılan türler incelendiğinde denizlerdeki kafeslerde yetiştirilen çipura ve levrek ile iç sularda alabalıktır. Türkiye, dünyada su ürünleri yetiştiriciliğinde en çok büyüyen üçüncü ülke konumundadır. Türkiye’de yetiştiriciliği en fazla yapılan tür alabalıktır. Denizlerde üretimi yapılan iki önemli tür levrek (yüzde 24.9) ve çipura (yüzde 17) alabalığı takip etmektedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından su ürünleri yetiştiriciliğini 2003 yılından itibaren destekleme kapsamına almıştır. Bu doğrultuda 2012 yılına kadar su ürünleri yetiştiriciliği sektörüne toplam 736 milyon TL’lik kaynak aktarılmıştır. Bu uygulamalar ve desteklemelerin etkisiyle, su ürünleri yetiştiriciliğinde üretim miktarı 2001 yılında 67 bin ton iken 2012 yılında 212.410 tona yükselmiştir. Bu üretim rakamı ile toplam su ürünleri üretiminin yüzde 33’ü yetiştiricilikten sağlanmıştır. Yetiştiricilik üretiminin yüzde 52,4’ü iç sularda, yüzde 47,6’sı denizlerde gerçekleşti.
 
Türlerde asıl kayba neden olan etken iklim değişikliği mi yoksa avcılık mı? Son 20-25 yıllık süreçte denizlerden ve içsulardan avlanılan su ürünleri miktarı 90-100 milyon aralığında seyretmektedir. Bilim adamlarının söylemlerinde stokların av miktarının sınırda hatta bazı stoklarda sınırı aştığı ifade edilmektedir. Kuşkusuz küresel ısınma veya iklim değişiklikleri stokların üreme, göç ve beslenmelerini etkilemektedir. Özellikle küçük pelajik balıklarda bu durum oldukça etkilidir. Ancak balık stoklarındaki asıl azalmanın özellikle demersal balık stoklarındaki asıl düşüsün avcılıktan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Pelajik balıklardaki azalmadan çok daha fazlası demersal balık türlerinde yaşanmaktadır. Kalkan 3 bin tondan 200 tonlar, barbunya 5000 tonlardan 300 tonlara mezgit 20 bin tonlardan 5 bin tonlara gerilemiştir. Bu tamamen potansiyelin çok üstüne çıkan avlanma araçlarının tetikledi aşırı avcılıktan olduğu söylenebilir.
 
 Ülkemiz 3 tarafı denizle çevrilidir. Ama ekonomik balıkçılığın yapıldığı kıta sahanlığı daha çok kıyı balıkçılığına müsaade etmektedir. Hamsi istisna tutulursa su ürünleri olarak ülkemiz av miktarı düşük ülkeler kategorisine girer. Aşırı avcılığı düşük üretim miktarının yanında stoğu oluşturan bireylerin daha çok küçüklerden oluşması olarak anlayabiliriz. Piyasadaki balık satılan tezgâhlardaki balıkların boyları ve fiyatları bunun bir göstergesidir. Öncelikle av gücünü yani tekne sayısı ile av araçlarının (ağlar, balık bulucu cihazlar vs) miktarlarının azaltılması gerekir. Son yıllarda bakanlığımız tekneleri avcılıktan çekmek için ödemeler yapmaktadır. 400′den fazla tekne avcılıktan bu suretle çekilmiştir. Bunun devam etmesi gerekir. Amatör balıkçı ruhsatı verilmemeli. Sosyal güvencesi olan ekonomik olarak iyi durumda olan balıkçılığı hobi olarak yapan kişiler bir şekilde avcılıktan çekilmelidir. Yeni balıkçı barınağına ihtiyaç yoktur. Balıkçı barınakları son yıllarda rant kapısı gibi kullanılmaya başlanmıştır. Bunun önüne geçilmelidir. 5-10 küçük balıkçı toplanıp devletten balıkçı limanı talep etmektedir. 1-2 km ötede balıkçı barınağı olduğu halde. Bu rantabl olmadığı gibi kıyılarımızın bozulmasına da neden olmaktadır. Son zamanlarda Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün kurulması, balık stoklarına dönük çalışmaların artması ve daha radikal kararların alınacağı yönündeki irade belirtisi ve karaya çıkarılan ava ait istatistiklerin tutulması sorunun çözümü konusunda önemli gelişmelerdir. Son dönemde enstitü tarafından keşfedilen ve sanayiye kazandırılan bir tür var mı? Evet, Karadeniz Alabalığı. Doğu Karadeniz’de yayılım gösteren Karadeniz alabalığı Salmonidae familyasından Salmo trutta (Kahverengi Alabalık)’nın alt türü.
 
Ülkemiz akarsularında doğal olarak bulunan ve salmon davranışı (üreme için tatlısuya beslenme için denize göç) gösteren ticari değeri yüksek bir türdür. Karadeniz alabalığının kültürü ve yetiştiricilik teknikleri konusunda enstitümüz 1998 yılından itibaren çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalar halen beşinci nesil bireylerle devam etmektedir.
 
Günümüze kadar onaltı yıllık süreçte türün tanınmasına ve kültür özelliklerinin belirlenmesine yönelik yapılan proje bazlı bir çalışma yürütüldü. Birbiri ardına yürütülen projelerde çoğunlukla bölgemiz özel sektör alabalık işletmeleri ile işbirliği yapılmıştır. Bu işletme çalışanlarına yerinde uygulamalı eğitim verilerek ticari üretime geçmeleri teşvik edilmiştir. Proje çalışmaları doğrultusunda türün yetiştiricilik açısından tanıtımı yapılmıştır. Zaten Doğu Karadeniz Bölgesi’nin sularında bulunan doğal alabalığın, bölge için popüler olması ve tüketim talebi oldukça eskilere dayanmaktadır. Bölgede “kırmızı benekli, Karadeniz alabalığı, deniz alası veya doğal dere alabalığı” olarak tanımlanmakta ve yerel lokantalarda halen öncelikle tercih edilmektedir. Ülkemizde 2013 yılı itibarıyla 19 özel işletme belgeli olmak üzere toplam 63 özel işletme bu türün deneme üretimini yapmaktadır. Enstitümüzün sektöre kazandırdığı Karadeniz alabalığının yetiştiriciliğinin yaygınlaşması, emeklerimizin karşılığı olarak tek beklentimizdir.
Kaynak:hayvancilikhaber.com





Domain
 

Anasayfa Site Haritas Gizlilik Politikas